Sayfalar

28 Mayıs 2011 Cumartesi

Krem Peynir Değil Kerem Peynir.

Gecenin bi yarısı insanın canı sıkılınca -ki bu günün her saati böyledir- eğer çare internetse ne bileyim bi feysbuk bi twiter bi emesen dir çare. 


Bazen de bi Blog ama gel gör ki; 
Yediğimiz Krem peynir değilde Kerem peynirse demek ki bir şeyler ters gidiyordur.
Allah yeşil sermayemize zarar ziyan vermesin. Herkes en zor günlerinde BİM'e gidip 1.85 verip 200 gr.lık. 
Kerem Peynir lerinden alsın. Yanındada iki ekmek. Eğer ki peynir yemeyen insanlardan oluşan tarikata mensup arkadaşlarınız varsa onlar içinde Peripella şüphesiz ki en iyi tercih olacaktır.
Fiyatı ise sadece 2.90. 3 lira olsa alamıycaz sanki amk. Sıkıldım lan artık şu doksanlardan. Yok efenim neymiş doksanlarda çocuk olmakmış. Neyse konu dağıldı bak yine. Konumu vardı sanki ? Yoktu.


Zaten bilirsiniz hayatın da bi konusu yoktur o yüzden yazdıklarımızın neden olsun ki ? Neyse Jim Jarmusch'a selam eder yoluma devam ederim.


Yani demem o ki ; Kerem peynir ve Peripella yenebilir. Tatlarıda bok gibi ama güzel. Hadi sağlıcakla. Daha çok yazardım ama nasıl olsa içinde amgötmeme olmayan yazılar okunmuyor bu alemde. Bu da ince bi sitemdir kardeş. Sonra buda gelir buda geçer ağlama.


Ha bide "BİM yeşil sermayeninmiş ya ben ordan alışveriş yapmam." Diyen adam ya mal dır yada sermayenin vatanı dini imanı olmadığını bilmiyordur ki ikincisi daha muhtemel. Sanki diğer yerler Sovyet dükkanı Küba bakkalı amınaki. Yapmayın böyle. 
Etmeyin eylemeyin. 


Yer yer küfür kullandıgığım bu yazımı bitirirken belki aklıma birşey daha gelirse bitirmem diye düşünüyorum ama artık boka sarmadan gideyim diyede düşünmeden edemiyorum tabi ama boka sarsam nolur lan ? Burası benim çöplüğüm istediğim gibi öterim.
Dedim ve kendimden soğudum. Ne bu amk Liboş Liboş yakarışlar.
Arkadaşlar siz siz olun liboş liboş yakarmayın. Nerde bi liboş görsem insanlığımdan utanırım.Hani Nazi görsem o kadar utanmam ama liboş görünce utanırım işte. Böylede bi malım. 



22 Mayıs 2011 Pazar

Pamuk Tarlasında

Ve bence Bulutsuzluk Özlemi hala Türkiye'nin en iyi grubu. 
Mor ve Ötesi Göt oldu. Çok bozdu da diyebilirsiniz tabi.

20 Mayıs 2011 Cuma

Africa must wake up.

,The sleeping sons of jacop. Demişken Jacops severim, içerim. Nestle 3ü1 arada dan hazetmem. Ne bileyim söyleyeyim dedim. Sonra Eskişehirde deprem oldu. Dışarı çıktık köpek saldırdı. Balon uçurduk millet ufo sandı. Bıçak çektim. Silahada karşıyım bu arada. 
Sonra işte geçenlerde canım çok sıkıldı twittere girdim. Dedim benim neyim eksik anne niye benim tivitim yok ? Yoksa ben zurnamıyım ha ? Demedim ama bi iç sorgulama yaşadım dedim ki kendi kendime istesem ben de tivit atarım benimde binlerce takipcim olur sonra orda bi ordu kurarım sonra silahlanırız devrim bile yaparım. Kızıl bayrağımızla dağları aşar. Bi çılgın gelip dur abi zincir vurcaz size dese şaşarız oha falan oluruz. işte neyse sonra dedim takipcimde yok ama bakayım yapabiliyor muyum yaptım böyle bişe cıktı ortaya.


Böyle; ( sondan başa doğru okuyunuz:)


- Bide son sölediğin başta cıkıyor o ne ya bi anlam bütünlüğü yok bişe yok. bunu sölemek için tekrar giriş yaptım.bağımlı oldum. yada şizofren
Bildiğin kendi kendime konuştum lan. garip:/
-Ama işte 140karaktere sığdıramıyorum.Marjinalim ve bende borderline var. Ha bide obsesif kompulsif kişilik bozukluğuda var. aşırışekiladamım
- Allahım şükerler olsun isteyince yapabiliyorum hemde 30saniyede bi tivit bile atabiliyorum. amin.
- Biraz önce kendimi denedim tivit atabiliyormuyum diye. Atabiliyormusum. Bildiğin tespitte yapabiliyorum. İçim rahatladı. Ohş.
- Africa must wake up. The sleeping sons of Jacobs. Jacops severim, içerim. nestle 3ü1aradadan hazetmem. Tabi bundan sizene?


Evet. Can sıkıntısı kötü şey. Ama ne bileyim bu şarkıyı dinlerken dans etmek;
R.E.M Überlin
Bu konserde olmak;
Damian Marley & Nas Live - Africa Must Wake Up Live at Rothbury 2009


Vardı. Ama yok. Olmayınca olmuyor işte. Hadi sağlıcakla.



10 Mayıs 2011 Salı

Devrimden Sonra

Duyduk ki Nazım Kültür Merkezi bi film yapmış adı da Devrimden Sonra. Madem şehrimize de gelmiş gidelim dedik. Belki şehre bir film gelir. Gülümse. gibisinden.

Her neyse işte gittik bilet alıcaz ama ayın 6sı akşamı olduğundan sıfırı tüketmiş bulunuyoruz tabi ama arkadaşın kredi kartı var allahtan. Kapitalizm sağolsun. Amin. 


Sonra neyse işte gişedeki kadın demez mi 2 ile 3 kaldı en önde.
Vay arkadaş diyorum salon dolmuş sevinsem mi yoksa en önden teleskop gibi izleyip boynum kopacak diye üzülsem mi derken baktım ki ben çoktan kendi götümün derdine düşmüşüm. Tabi bunu fark edince kendime bi çeki düzen verdim ve hura salona girdim. 
Gördüm ki bizim salon aslında odaymış.


Neyse geçtik oturduk yerimize. Ben kapıdan girenlerin genel profillerini inceliyorum sivil polis gibiyim adeta. Kapıdan bi çift girdi konuşma söyle gelişti.


A- Bu ne lan cok küçükmüş burası
K- Ayh olsun yha cok samimi işte
A- Hee çok samimi amına koyim.


Adam haklı. Her neyse işte film başladı izledik bitti. Bence sizde izleyin. Korkmayın bi şey olmuyor.Bence filmin vermek istediği mesajda buydu. 
Korkamayın Devrim o kadar da korkulacak bir şey değil.


Miss Chang - Chinese Man feat Taiwan MC & Cyph4

2 Mayıs 2011 Pazartesi

yabancı her yerde yabancıdır

Bugün bangır bangır bi sesle uyandım. Kafayı bi kaldırdım, arkadaşım odaya girdi.
Noluyo lan dedim miting mi var? düğün mü var ? ne var ne var ? seçim otobüsümü var ? Bilmiyorum dedi.
Kalktık camdan baktık.

- bak sınırsız inegöl köfte yazıyor.
- ama orda cok az insan var !
- sınırsız inegöl köfte olan bi yerde nasıl az insan olabilir ? 



dedi. cevap veremedim. işte her neyse, o bu değilde.


jim jarmusch - permanent vacation
size çok şey açıklayacağını sanmıyorum. ama hikaye dediğiniz nedir ki zaten? olsa olsa, şu, noktalarını birleştirince tanıdık bir şeyin resmini ortaya çıkardığınız türden bir çizim olabilir. olan biten sadece budur işte! benim için işler böyle yürür. bir yerden, bir insandan kalkar, bir başka yere ya da bir başka insana giderim. ve işin doğrusu, aslında fazla bir şey de değişmez. çok farklı türde insan tanıdım. onlarla takıldım, birlikte yaşadım. kendi küçük rollerini oynamalarını izledim.
ve benim için tanıdığım tüm bu insanlar, sanki bir dizi oda gibiydiler. tıpkı vaktimi geçirdiğim o yerler gibiydiler. yeni bir odaya ilk kez girdiğinde, merak içindesindir. bir lamba, bir tv seti, artık ne varsa ilgini çeker. ama bir süre sonra, o yenilik duygusu kaybolur. hem de tamamen.


ve işte o zaman ortaya sıkıntı ve endişe çıkar. ürkütücü bir dehşet duygusu.


neden söz ettiğimi anlamıyorsunuz sanırım. her neyse, galiba burada anlatmak istediğim husus, bir süre sonra bir şeyin, sanki bir sesin sizi uyarması ve size ‘ayrılma vakti geldi.’ demesidir. başka yerlere gitme vaktidir artık.
insanlar temelde hep aynıdırlar. belki farklı bir buzdolabı, tuvalet vs. kullanırlar ya da başka bir ıvır zıvır. ama o şey size seslenir ve yeniden amaçsızca sürüklenmeye başlarsınız.


siz gitmek istemeseniz bile, bazı şeyler size yol gösterir.
ve işte, şimdi burada, konuşulan dili bile anlamadığım bir yerdeyim.


ama bilirsiniz,
yabancı her yerde yabancıdır.”


‘parmanent vacation’


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...