Sayfalar

27 Mart 2012 Salı

Modern İnsanın Maceraları 4


   Modern insan evrendeki en rahat yerin odanın köşesinde, başının sol tarafında bulundan sehpanın sivri ucu olduğunu fark edince var olmanın değil hiç olmamanın bir özgürlüğü olabileceğini düşündü.
    
 Devamında ise bir durumun belirlenmişliği asla onun özgürlüğünü belirlemeyeceğine göre var olanın içinde herhangi bir sonsuz hareket alanı aramanın nafile bir çaba olacağını aklından geçirdi ama bunu belli belirsiz bir şekilde aklından geçirmiş olacak ki o kadarda üzeride durmadı belki de istemedi.
    
   Tüm cümlelerin ortak noktasından anlaşılacağı üzere bu esnada sadece düşündü, yani tüm bunlar olduğu sırada hiç kıpırdamadı ya da kıpırdayamadı bunun kendisinin bir tercihi olup olmadığının ayrımına varacak kadar kafa yormayı anlamsız bulmuş olmalı ki sadece o evrendeki en rahat yerin başını esir almasını sehpanın köşesi ile ağır kafası arasındaki ezilmiş sol kulağı sayesinde dinledi.
   
  Sehpanın üzerinde bir cansız manken bütün o plastik kokusu ve donuk bakışları ile tepesinden aşağı ona bakıyordu fakat bunu görebilmek modern insanın konumu ve o anki durumu açısından imkansıza yakındı. Modern insan sadece sağ çaprazında olup bitenleri kısmen açık olan sağ gözü aracılığı ile görmeye çalışırken sol gözü ile sehpanın sivri köşesine bakıp bir yandan da bunun nasıl da dünyanın en rahat yeri olabileceğini düşünüyordu.
   
  Modern insanın bu anlamsız macerası ilk bakışta bir düşüş hikayesi gibi görünmesine rağmen gerçekte ne olduğuna dair herhangi bir ipucu yoktu. Hem diğer maceralarına da benzemiyordu bu seferki ve kendisinin dahi fark edemeyeceği bir gariplik vardı.
    
  Tüm bu gariplikler içinde, modern insan olduğu yerden yavaşça doğruldu hali hazırda dışarı çıkmak için uygun olan kıyafetlerini hiçte değiştirme gereği duymadan okula gitme niyeti ile evinin kapısından çıktı. Tek başına yürümek yolda küçük oyunlar oynamayı gerektirir diye düşündü Bu yüzden yol boyunca karşıdan gelen insanların giyinişleri üzerinden karakter tahlili yapmaya karar verdi ama zaten en fazla 3 farklı insan tipi görebileceğini gideceği yolun ortalarında tekrardan farketti.
    
  Aklını en çok düğüne gider gibi bir yere giden kadınlar meşgul etmişti. Bunlar her anlamda düğüne gider gibi giyinen düşünen ve yaşayan insanlardı ve sayıları nerdeyse yüzde ellileri zorluyordu. Birde sanki gittiklerinden çok farklı yere gidecekmiş gibi giyinenler vardı mesela Fransa, mesela Yeni Dalga. Bunlar da genelde düğüne gider gibi giyinenler ile aynı zeka seviyesine sahip olmalarına rağmen müthiş bir farkındalık takınmışlardı. Diğer bir tip ise bunların arasında bir yerde konumlanıyordu ve üzerine konuşulmaya bile değmeyecek kadar silik kalmayı tercih etmiş modern insanlardı.
    
  Bu düşünceler eşliğinde modern insan dersinin olduğu sınıfı bulup içeri girdi. Karşısında kendisinin müthiş bir farkındalık sahibi olduğunu düşünen bir öğretmen buldu. Söylediği her cümlenin ardından yavşak bir gülümseme ona eşlik ediyordu. Modern insan etrafına baktı ve  neredeyse 15 senedir bunu yapmalarına rağmen hala da öğretmenini dinlemekten vazgeçmeyen,sıkılmayan,bıkmayan ve bundan içten içe gizli bir huzur duyan insanları gördü. Bunlar aynı zamanda önemli gördükleri noktaları önlerindeki kağıtlara yazıyordu*
Bu macera da o esnada ödünç alınmış bir kalem ve kağıt ile yazılmıştır.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...