Sayfalar

23 Haziran 2011 Perşembe

"Sen", daima kafeinsiz bir Ben'dir

Evet. Artık bu saçmalığa bir dur demenin vakti geldi. Desem de öyle değil. Yani kelimeler,cümleler artık bu kadar keskin değil. Çünkü; eylemler sanki birden çok nedene dayanıyor gibi gözükmesine rağmen genellikle tek bir amaca yöneliyor. İnsanın bu süreçte söyleyeceği her şey ve yapmayacağı her hareket ne denli kirden pastan ve eskiden temizlenmiş olsa da yine özünde barındırdığı kokudan kurtulamaz. Kurtulamayabilir. 


Görülüyor ki insan bir konuda düşündüklerini bir başkasına anlatma derdi olmadan sadece kendi kendine ifade etme yoksunluğunu doyurmak için konuştuğunda dışarıdan bakıldığında aslında kelimeler yığının altında ezilen bir zavallıdan başkası değil fakat yine bu zavallı olarak tanımlamak zorunda kaldığımız insan aynı zaman da -kendi kendine- kendini en cok ifade etmiş
 ( edebilmiş ) insan oluyor. Bir başkası için bu geçerli olmasada. Tabi burada önemli olan hangisini seçtiğimiz veyahut seçmek zorunda olduğumuzdur.


Yukarıda bahsi gecen insan .... her neyse  işte öyle.





"kendini ekran imgesinde tanıyan "sen" derinlemesine parçalanmış durumda: basit bir biçimde, ben asla ekran personam değilim. birincisi, kanlı canlı, hakiki bir kişi olarak benim ekran personamdan bariz bir fazlalığım var: marksistler ve öteki eleştirel eğilimli düşünürler, siber-uzaydaki sözde "eşitliğin" aldatıcı olduğuna işaret eder. bütün karmaşık maddi tasarruflar yok sayılır; servetim, toplumsal konumum, gücüm ya da güçsüzlüğüm vs. siber-uzaydaki sürtünmesiz sörfte gerçek yaşamın ataleti sihirli bir şekilde kaybolur. sanal gerçeklik, gerçekliğin özünden yoksun bırakılmasıdır. aynı yolla kafeinsiz kahve "gerçek bir şey" olmadan gerçek kahve gibi kokar, o tadı verir. benim ekran personamda, orada gördüğüm "sen", daima kafeinsiz bir ben'dir."

9 Haziran 2011 Perşembe

BİM'in Pizza'yı Çok Yanlış Anlamış Olması.

Evet.öhöm. Bugün inceleyeceğimiz ürün Yuva Pizza. Kerem peynir ve Peripella'dan  sonra yolum onunla yine bir Bim görmesinde kesişti. Arada sırada Bim'e giderim. Halını hatrını sorarım. Neyse işte baktım buzlukta orada dondurulmuş bir pizza adı ise Yuva. Can evimden vurdu beni Yuva böyle yuvamı, evimi, annemin pizzalarını hatırladım. Anne pizzası diye bir şey var.

Neyse işte gözümü kırpmadan içinde dört adet pizza olan sadece ve sadece 5 buçuk liraya satılan Yuva pizzayı aldım ve çıktım bimden. Evdeki micro dalga fırını kullanmanın zamanı gelmişti. Bu arada bence micro dalga fırın Nücleer Santral kadar tehlikeli olabilir. Bilimsel bi kaynak gösteremiyorum ama Pizzalar bildiğin elektrik kokuyor lan böyle radyasyon kokuyor buram buram. Her neyse konu bu da değil. Diyeceksin ki bunun neresinde yanlıs anlaşılma. Demem o ki; Pizzanın üzerine Ketçap yerine Salça sürmüşler. Böyle o salça halihazırdaki peynir ve domatesle karşınca Menemen gibi olmuş. Olmamış yani. Anne Pizzası yapayım derken ayıp etmişler. Ama yinede gayet ucuz ve pratik.

Not: Bim'de çalışmıyorum.

Bu anlattıklarım hep laga luga. O yüzden ;
Okuyabilir.
Bir kereden bir sey olmaz.
Dinleyebilir.
Radyo Sol
İzleyebilirsiniz.
Permanent Vacation 


Çok sonradan Bayan Mikrop tarafından gelen edit ;
Özür dileyerek düzeltiyorum ki aslında pizzada salça olurmuş :) Fakat şöyle ki,
Tarif veriyorum : 
Malzemeler
Hamuru için:
6 kahve fincanı un
2 fincan yoğurt
1 fincan sıvı yağ
1paket kabartma tozu
1adet yumurta
Hazırlanışı
Hamuru hazırlayarak yarım saat kadar dinlendirin. Daha sonra tepsiye yayın. Üzerine salçalı sos hazırlayarak sürün. Dilediğin, sevdiğiniz şekilde malzemelerinizi kullanarak pizzanızı oluşturun. Salam, sucuk, kaşar peyniri, mantar, zeytin vs. kullanabilirsiniz. 170 derecede ısıtılmış fırında pişirin. Afiyet olsun..

Ama hala itirazım sürüyor o bir salçalı sos değil, bildiğin salçaydı ya. Hani yine anneler yaparya böyle pazardan domates alıp kendisi kurutup falan işte öyle. Hadi sağlıcakla.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...