Sayfalar

7 Ağustos 2011 Pazar

Sokak.Sosyal Medya. Afrika ve Oranın Çoçukları. Ek Olarak Taş Üzerine Bir Yazı.

Taş taştır yani tamam mı ? Oraya kafanı koyduğunda anlarsın taşlığını. Tamam mı ?





Hani. Şimdi. Kelimeler.  Var. Birde sesler. Nasıl ki kendi sesim kendi kulağıma yabancıysa, ki tamamen bana ait olmasına rağmen. Dilimden dökülen kelimeler onun 10katı yabancıdır kendi kendine dolayısıyla bana. Ve. İnsanı konuşmaya iten ilk neden yine yer yer susmasının da başlıca dayanağı oluyor kimi zaman. Bugünlerde herkesin dilinde bi sosyal medya ve utanmadan değiştirici dönüştürücü rolünden bahsediyorlar. Zizek'in dediği gibi sanal dünyada Sen daima kafeinsiz bir bendir. Kahve gibi görünüp ama kahve gibi kokmayan.
Ve bir başka*sının da dediği gibi. Günümüzde artık sanal gerçeklik dünyasında yaşıyoruz.
Televizyonu açtığımızda orta doğuda veya sadece doğu da savaş görüntüleri vardır. İzlerken sanal olarak duyumsadığımız acı ve savaş teleziyonun düğmesine bastığımızda bizim için bitmiştir. Ve. Yine aynı şekilde Africa   ve Oranın Çocukları. Sosyal medya'da. Aynı şekilde aynı kandırmaca ile vicdan masturbasyonuna alet olurken. Kimse için Devrim artık bir seçenek değil. 


Görece özgürlükler ülkesi her zaman seçenekleri belirledikten sonra senin kendini tatmin edebileceğin, kendine göre özgürlük alanı, üstten bakınca aslında bi kümesi andıran kulüben de tavuk mu yoksa horoz mu ? olmak istediğin konusunda yine görece bi seçme hakkı tanır ki taki sen 3. bir çıkış yolu olabileceği gerçeğini aklının ucundan dahi geçirmeyene kadar. Geçirdiğinde de en fazla Fast Food restaurantında Chiken Menu olursun. 


Üçüncü paragrafa geçip benim de içine düştüğüm bu hatayı daha fazla devam ettirmek istemiyorum fakat Herkes; en uzak duran , duramayınca da can çekişenlerimiz dahi böyle paçayı kaptırıyoruz işte bu canavara.


Bu çağ; nasıl bir çağ bilmiyorum ama artık kapansın.





1 Ağustos 2011 Pazartesi

Eczanelerde varoluşa karşı hiçbir özel ilaç yoktur.

Demiş. E.Cioran Çüremenin Kitabı'nda. Bundan sonra anlatıcıklarımın bu başlık ışığında devam edip etmeyeceğini bilmiyorum açıkcası. Baktımda nezamandır bloga yazmıyormuşum. Sonra bidaha baktımda zaten ortalama 1 hafta aralıklarla bişeyler karalıyormuşum ama şimdi neredeyse 2haftandan çok olmuş. Aslında tatildeyiz lan daha çok şey çizittirmem lazım demi ? lakin öyle olmamış. Aslına bakarsan bazen aklıma geldi lan şunla da ilgili bişey yazsam böyle  hem zaman geçirmiş olurum sıkıcı yaz günlerinde hem de belkide biri denk gelirse okur, paylaşımlar şakalar  falan.

Neyse efendime söyliyim bu aralar ne bi kitap okumak ne bi film izlemek ne de başka bişey yaptığım yok böyle bi boş adam olma yolunca bilinçsizce ilerlerken tabi bu durumdan rahatsız olmam çok sürmedi. Sürmedi de ne oldu ? Hiç bişey olmadı. Hala rahatsızım. Sonradan farkettim ki bu varoluşumun farkına vardığımdan beri içinde bulunduğum bulantı imiş. ve Eczanelerde de varoluşa karşı hiçbir özel ilaç yok imiş. Muhabeti nasıl bağladım ama buraya. Çakkalll.!




Bu arada ÇAKAL güzel film ha izlenir.
Güzel şarkı dinlenir Michael Brook-Dijvan Gasparyan : Freedom 
Başkaldıran İnsan güzel kitaptır okunur.



Dedikten sonra başka neler anlatsam diye düşünürken karnım açıktı gittim yemek yedim geldim ve bi bok yazcak halim kalmadı ama hani şu şarkıyı şuraya koyuyorum anlayan anlar hem de buralar hep dolu gözükür. 


Kul Ahmet dedi - yalan dünya. Çıkardı ceketini.  Hadi sağlıcakla.



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...