Sayfalar

27 Şubat 2011 Pazar

Küçük Oscar

Bir Oscar Törenimiz var böyle sanki defile ; güzel kadınlar ve yakışıklı erkekler . herkesin seveceği filmler.
Parlak kutularda toy mühendisler falan. Sonra neden her kıyafet ve film inanılmaz güzel ?  inanamadığınız şey ne arkadaş ?

Bide şey vardır kadınların beğendikleri kıyafete, ayakkabıya, çantaya aşık olmaları yada işte onları alabilecek adama veyahut hayata yada hayat kadınları ne bileyim öyle bir şey işte.

Bunca yıllık saçma hayatımda böyle saçmalık görmedim.demiş Albert Camus. işte aynen öyle.

Mesela ben Hollywood filmlerini hiç sevmem. İzlesem belki severim ama izlemem. Çok fena ön yargılara sahibim fakat onları seviyorum da. IMDB top 250 den nefret ederim ama bu onlara yer yer şans vermediğim anlamında gelmiyor. Geçenlerde SE7EN filmini izleyeyim dedim ama filmin yarısında çıktım. ( çok fena enetelim ) Yok lan en başta SEZEN sanmıştım ben onu her neyse.

Black Swan' a ödül verecekler lan çok acı. Sektöre bak. kapitalizme bak. tekelleşmeye bak. sinemaya bak. tipe bak. şu hareketlere bak ya yemin ederim gerizekalı

19 Şubat 2011 Cumartesi

Yeraltından Notlar


Ben gerçekten kötü bir insan değilim. Ne aksi bir adamım ne de uysal biriyim. Ne namuslu ne alçak ne de onurlu biriyim. Ne bir kahramanım ne de bir korkak.

Ben hiçbir şey olamadım
. Şu anda köşeme çekilmiş, bir yandan akıllı insanların bir baltaya sap olmayacaklarını, yaşamda başarılı olanların ise aptallar olduğunu düşünerek yararsız bir biçimde avunuyorum.

Özellikle 19.yy insanı , ilk önce iradesiz olmalıdır, böyle olmak zorundadır.
Becerikli, iradeli bir insansa oldukça dar kafalıdır.
Ben, kırk yıllık bir yaşamdan sonra bu kanıya vardım.
Evet, bu kırk yıllık ömür , koca bir yaşam ve yaşlılığın ta kendisi...
Kırk yaşından fazla yaşamak bence ayıp bir şeydir. Bayalığın ve ahlaksızlığın ta kendisidir.
Bana açıkca onurunuzun üzerine söyleyebilir misiniz? - Kırk yaşının üstüne kimler çıktığını.
... Çünkü bende 60 hatta 70 yaşına dek yaşayacağım. Hatta 80 yaşımı da bulacağım. Durun biraz, izin verin de biraz soluklanayım. -[ yeraltından notlar. s/11]-

Bu arada Thom yorke yeni bir şeyler yapmış iyde yapmış izlerkene; Şu harektlere bak ya vallahi gerizaklı bu çocuk diyebilirsiniz. Yani demem o ki; Thom yorke ne içiyorsa aynısından istiyorum. Hadi sağlıcakla.

17 Şubat 2011 Perşembe

Başka Semtin Çocukları

İki gramlık yaşama sevincimin içine sıçan filmler var ve ben böyle filmleri seviyorum.

Mesala şöyle;




16 Şubat 2011 Çarşamba

Küçük Emrah


Bir ülkede passiflora 10 küsür lira olmuş ise .. bişey olmuyodur. Zaten kendisi dünyanın en tırt şeyi; ilaçmı desem sakinleştiricimi desem böyle ne desem öksürük şurubu bile daha etkili bence. Herneyse yani demem o ki; psikoloji uydurma psikologlar kukladır.
anti depresanlar umut satar, sistem mutlulukları kutular. Bu böyledir şu şöyledir.




Video'danda anlaşılacağı üzere Küçük Emrah ilk anarşistlerdendir. Vurmayın Filmi de ne bileyim bi Michael Haneke bi Zeki Demirkubuz filmi sarsıcılığında olmuş. ( jeneriği öyle en azından filmin hepsini hatırlamıyorum). Bi karikatürist vardı valla adı aklıma gelmiyor şey diyodu- Utanmadan idaa ediyorum! İşte aynen öyle. Hadi sağlıcakla.

15 Şubat 2011 Salı

Yeraltı


Bugün böyle yine tren bekliyorum
( genelde tren beklerim, beklerkende gözlerimle film falan çekerim garda hep bi tribe girerim böyle uzaklara bakmalar falan ) neyse böyle ege şiveli bi kadın garda yanıma yaklaştı şu bavulu atıversene dedi bende mecbur filmi yarıda kestim içimdende zaten hep beni bulur böyle şeyler diyip sarıldım bavula. İman gücüyle kavradığım bavulu trene attım ama kolum belim falan koptu ama çaktırmadım etraftakilere neyse işte sonra kadın biraz daha ileri götürü versen dedi. İyi peki dedim, götürdüm ileri. Boş bi yer buldum, döndüm arkamı; burası iyi mi abla ? demek için. Neyse devamını siktirin edin. öyle işte..

Sonra böyle boşluğa düşmüş bi şekilde koltuğa oturdum, benden daha kötü hayatların hikayesine ihtiyacım var diye düşündüm.Herkesin buna ihtiyacı var diye genelledim.

14 Şubat 2011 Pazartesi

Dostoyevski'den umut sarkıkaya'ya ibretlik ayar.


Şimdi bilen bilir bu umut sarkıya nın (ki kendisi sevdiğimiz bi insan fakat yalnışları yok mu? var) Dostoyevski'ye bi takıntısı ne bileyim bi laf sokma çabası falan var. Belkide sevdiğinden saydığındadır ama pek sanmıyorum bu nasıl sevgi saygı ulan! koskoca Dostoyevskiyi malzeme yapıyosun sen. Aynı şeyi Marx'a falan da yapıyosun gözümden kaçmadı.cCc

Neyse böyle saçma bi giriş yaptıktan sonra sadete gelelim; sadet şu ki : Dostoyevski asırlar öncesinden umut sarıkaya'ya ibretlik ayar vermiş nasıl mı?

şöyle;

"-işinde gücünde*- olanlar genelde akıldan yoksun olmakla birlikte,kendileri için açmaya calıstıkları yolun genel olarak yönü ne olursa olsa olsun bir yere gittiğini bilirler."
bkz; Yeraltından Notlar -Dostoyevski.
inanmayan baksın sayfa 40 küsürlerde falan.

Yani Umut sarkıya'ya iyi hoşsun zeki bi abimizsin ama Dostoyevskiyi malzeme yapmayacaksın.
Ya da yapacaksan Zeki Demirkubuz gibi malzeme yapacaksın ki Yeraltı diye film çekeceksin.

Üzerimdeki apaçhi gömleğini tam burda çıkarıyorum ve sözlerime devam edemiyorum yani demem o ki Zeki Demirkubuz yeraltı nın çekimlerini bitirmiş. öyle işte.


7 Şubat 2011 Pazartesi

Moddi dinlerim fotoğraf çekerim falan.


Biz arkadaşlarla boş vakitlermizde moddi dinleriz sonra ne bileyim daga taşa gideriz böyle benim fotograf makinam var boynumda taşırım onu sonra entel görünümlü bi magandayım aslında sakallarımı kesince 5 yaş küçülürüm uzatınca 10 yaş büyürüm falan yaşımı göstermem ama elletirim böyle ters bi adamım ben işte sonra noktalama imla ve toplum kurallarını sevmem.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...