Modern insan
çimlerde otururken etrafına bakınıyordu. Çevresindeki bir sürü insan da
çimlerde oturuyor, yürüyor ya da uzanıyordu.
Dış görünüşlerinden çoğu aynı gibi
gözükse de çoğu zaman detaylarda, bazen de genel anlamda birbirinden tamamen
farklılaşan bu insanlar, birbirine çok benzeyen çimlerin üzerindeydiler. Birden
bire çim denilen şeyin sadece çim olmadığını çok farklı şeyleri de işaret
ettiğini düşündü modern insan. Çim diyince kimsenin aklına tek bir çim
gelmiyordu mesela. Biz hep onları binlercesi, yüz binlercesi bir arada görmeye
alışmıştık. Tek başına çok soyut ve varoluşsal anlamalara yorabileceğimiz çim,
diğer çimlerle bir araya geldiğinde daha çok sosyal-ekonomik maddi konulara
yöneliyordu.
Bunları
düşünürken aynı zamanda etrafına bakmayı sürdürüyordu modern insan ama
kendisini çok zorlayacak bu tümevarımsal muhakeme şekli bu sefer gözünü
korkutuyordu. Her ne kadar dünyayı anlamak adına atomdan yola çıkmadıysa da,
görülebilirlik içindeki en küçük şeylerden biri olan – çimden- başlamıştı. Tabi
ki saçma da olsa aklından geçen şeylere dur diyecek hali yoktu. Hem bir modern
insan olarak, kazanılmış en büyük özgürlüklerinden biri; çevreye zarar
vermediği sürece istediği düşünceler içinde boğulabilmesi hatta
delirebilmesiydi.
Ardından
modern insan çim konusunda yanılıyor muyum acaba? diye kendine sordu. Kendini
doğrulamak adına örnekler bulmaya çalıştı. Daha önceden belirttiği üzere zaten
kendini doğrulayabilmesi ve iç huzur, modern insanın en büyük çabalarının
başında geliyordu. Kendine hatırlattığı bu gereksiz bilginin ardından. Mesela şimdi
bu insanlar buraya geldiğinde yüksek ihtimal çim de kuruymuş, hava da güzelmiş,
oturalım bari gibisinden cümleler kurmuşlardır. “Çimler” dememişlerdir sanırım
diye düşündü. Bu ona o an için yeterli bir kanıt olarak geldi ve onu bir süre
idare etti. Ardından için için kendini
yemeye başladı ve hala bir kanıt arama peşindeydi ki. - Yani şimdi bir köşede
bir sürü çiçek olsun bir yerde de büyükçe bir alanda çim. Herhangi biri gelip
bunların önünde dursa acaba ne derdi? Herhalde şurada çiçekler şurada da çim
var derdi. Diye düşünerek devam etti.
Bir süre
sonra modern insan kendi içinde bu problemi çözemeyeceğine karar verdi. Böyle
bir şeyi gidip diğer insanlarla da paylaşamayacağıma göre en iyisi kendi
bildiğimi doğru sayayım. dedi kendi kendine. Hem detaylar da boğulup geneli göz
ardı ettiğini geç de olsa fark etti ve kendine sordu. – Sahi benim asıl
problemim neydi. ?
Modern insan
yavaş yavaş çimlerden doğruldu şöyle bir etrafına baktı ve bir kez daha içinden
geçirdi “Benim asıl sorunum ne? Çimen ve ya toprak da olmadığına göre en
baştaki derdim neydi? “ Sonra biraz yorulmuş ve sıkılmış olacak ki boş ver dedi
ve ekledi. – Sonuçta; O filmin de söylediği gibi. – Filler oynaşırken olan
çimenlere oluyordu.