
Görülüyor ki insan bir konuda düşündüklerini bir başkasına anlatma derdi olmadan sadece kendi kendine ifade etme yoksunluğunu doyurmak için konuştuğunda dışarıdan bakıldığında aslında kelimeler yığının altında ezilen bir zavallıdan başkası değil fakat yine bu zavallı olarak tanımlamak zorunda kaldığımız insan aynı zaman da -kendi kendine- kendini en cok ifade etmiş
( edebilmiş ) insan oluyor. Bir başkası için bu geçerli olmasada. Tabi burada önemli olan hangisini seçtiğimiz veyahut seçmek zorunda olduğumuzdur.
Yukarıda bahsi gecen insan .... her neyse işte öyle.
"kendini ekran imgesinde tanıyan "sen" derinlemesine parçalanmış durumda: basit bir biçimde, ben asla ekran personam değilim. birincisi, kanlı canlı, hakiki bir kişi olarak benim ekran personamdan bariz bir fazlalığım var: marksistler ve öteki eleştirel eğilimli düşünürler, siber-uzaydaki sözde "eşitliğin" aldatıcı olduğuna işaret eder. bütün karmaşık maddi tasarruflar yok sayılır; servetim, toplumsal konumum, gücüm ya da güçsüzlüğüm vs. siber-uzaydaki sürtünmesiz sörfte gerçek yaşamın ataleti sihirli bir şekilde kaybolur. sanal gerçeklik, gerçekliğin özünden yoksun bırakılmasıdır. aynı yolla kafeinsiz kahve "gerçek bir şey" olmadan gerçek kahve gibi kokar, o tadı verir. benim ekran personamda, orada gördüğüm "sen", daima kafeinsiz bir ben'dir."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder