Yine bir İzmir - Eskişehir arası Tren yolculuğuydu. İzmir mavi treninde 43 numaralı koltuğa oturdum. İlk önce trene binenleri seyrettim ve her trene binen için acaba bu mu dedim lan yanımdaki koltuğa oturacak kişi. İçimden diyorum bu otursa olur. bu oturmasa da olur, bu kesin oturmasın. Neticesinde kimse oturmadı zaten yanıma. Yanım boştu. En güzeli olmuştu.

Sonra canım sıkıldı tabi. O zaman kitap okuyayım bari dedim. Çantamdan Sartre çıktı.
Sonra beni aldı götürdü bi varoluşculuk ki sorma gitsin.
Ben bugun bir şeyler üzerine bir şeyler söyleyeceğim yine yani şöyle ki;
Hayvanları ve İnsanları Sevmek Üzerine.
Şimdi her şeyi siktir edelim ( hemen nihilist bi giriş yaptığım sandın demi ? yok öyle değil. ) Marx'ın Hegel'in veya Sartre'ın Hümanizminden bahsetmeylim ve olabildiğince ilkel bi mantıkla düşünmeye çalışalım. Evet sanırım en zoru da bu.
...........................
..............
..........
.....
.
Evet bu noktalar benim insanları ve hayvanları sevmek üzerine düşüncelerim. Orada bir
sürü cümle ve kelime yığınları var. Yazacağım hiç bir şey bu konu üzerine düşündüklerimi yansıtmayacağı için ( yada sadece yansıtacağı için demeliyim ama bir
ayna gibi ) hiç bi şey yazmamak daha mantıklı
çünkü; Düşündüklerimi yazmaya calısıtıgım anda bunların benim anlatmak istediklerimden cok farklı seyler olduguna karar vermem yaklasık 3. satıra tekabül etti.
Kelimeler ağzımızdan çıkar çıkmaz, bizim onları tanımamıza izin vermeden kayboluyorlar.
*
Bu yüzden bir şeyler anlatma çabasında olmak dünyanın en zor işi. Bir şeyler anlamak durumunda olmakta ikincisi sanırım.
O yüzden bir şeyler anlatmak zorunda değilsiniz bir şeylerde anlamak.
Yani demem o ki Olabildiğince
Yabancı - laşalım. Alabildiğince de Yaban'a doğru gidelim. Entellektüelite'den sıkılalım artık. Bıkkınlık gelsin,kusalım falan. Bunu Entel Maganda yazdı.
Ben susayım
Bob konussun
; No more philosophy.. Hadi sağlıcakla.
Bu arada. Başlığa adını veren kitabı o gece o trende okuyup bitirdim. Sonra iki uyku hapı atıp uyudum. Sabah oldu uyandım. Eskişehir garına geldik. Trenden indim. Havada soğukmuş amına koyiyim dedim, yere tükürdüm, yürüdüm. Bu kadar basit. Abartmayın lütfen. Abartmayalım artık.
Ayıp !