Modern insan
yatağından kalktı. Yatağından ani kalkışı onu mutsuz etti ve şöyle düşündü.
Oysa okuduğum o tüm kitaplardaki kahramanlar sadece ve sadece yataklarından
kalkmazlardı. Bu süreçte onlara bir sürü sıfat, dolaylı tümleç, zarf, belirtili
ve belirtisiz nesne de eşlik ederdi – dedi. Sonra 21yy.da yaşadığını,
bahsettiği o şeylerin bundan yüzlerce yıl öncesine ait olduğunu düşündü ve içi
rahatladı. Sonuçta -içini rahatlatmak-
eylemi, sadece kendinin değil tüm modern insanların en büyük gereksinimiydi.
Garip zamanlarda yaşıyoruz dedi içinden.
Belki de bu şekilde eskiye olan özlemini bir nebze de olsa gidermek ve sanırım
kendince, “bak bu çağın da kendine özgü karakteristik özellikleri var” demek
istiyordu ki birden bakkala gitmeye
üşendi. Bu düşünceleri arasında ani bir mekan değişikliğine yol açmıştı.
Hikayesinin devamı için de ne kadar alakasız gözükse de aslında
bağdaştırılabilirdi. Sonuçta modern insan olarak modernizmin ona sunduğu
sürrealizm gibisinden “şey” leri emellerine alet edebilirdi yeter ki uygun bir
üslup geliştirebilsindi. Sonra en büyük problemin cümleye “bakkal” ile başlamak
olduğunu fark etti. Hala bakkal dediğime göre ; “yoksa tam anlamıyla bir modern
insan değil miyim ?” diye düşündü. Fakat, hala bakkal denen şeyin ağızlarda
olmasa da reel de varlığını sürdürdüğünü düşündü. Sadece onun yerine daha
modern bir kelime olarak görülen market hatta süper market gibisinden kelimeler
tercih ediliyordu. Sonuçta onların içinde de bir çok bakkal gizliydi.
Daha yüzünü yıkamamışken ve ağzındaki modern
zamanlardaki çevre kirliliğine denk düşen pislik yerini normal seyrine
bırakmamışken, Greenpeace denen şey’in gereksizliği üzerine düşünürken, madem
gidip ekmek alayım diye düşündü. Hem böylece yolda canı sıkılmayacaktı. Modern
insan kendince düşüncelere dalmış iken kendini süper market denen yerde buldu
ama hepimizin de beklediği üzere hala hayatında bir şey değişmemişti. Her şey
hala normaldi. Ardından bütün o ürün
rafları onu kendisine çekmeye başladı.
Yüzünü ürünlere döndü ve sanki çok önceden birlikte olduğu bir kadını yolda
görmüşte adımlarını olabildiğince bitişik atmaya özen gösterir gibi ilerledi.
Her ürüne ayrı ayrı dokunma ihtiyacı duyuyordu, bunu kendini 15 veya 16. ürünü
uzun süre ellerken bulduğunda fark etti.
Ambalajlara artık içindeki üründen daha çok özeniliyor diye geçirdi içinden. Sanki,
çok büyük bir şey keşfetmiş gibi böbürlendi kendi kendine. Bir önceki macerasındaki takıntılarını da es
geçmeden aldıkları ile birlikte evin yolunu tuttu. Yol boyunca kafasını meşgul
edicek pek bir şey bulamadı. Belli ki bu gün modern insan için normalden de
renksiz geçicekti.
Eve yaklaşırken aldığı ekmeklerin uç
kısımlarının hepsi yine kabul edilebilir
ölçüde olmak şartıyla yenmişti modern insan tarafından. Artık bilinçsiz bir
şekilde onda -motor davranış- haline gelen bu durum, modern insanın ilk defa
bakkala gidebilme yetisine sahip olduğu çağlardan beri ona eşlik ediyordu. Evinin
kapısını açmak adına kilidi zorlarken. Bir adamdan duyduğu “Eğer korku ve açlık hala insan
davranışlarını yönlendiren iki önemli etken ise ilk insandan bu yana çok da
ilerlediğimiz söylenemez.” Cümlesi geldi aklına. Sonra macera dolu bir aşk,
dram veya korku filmi izleyemeyeceği için olsa gerek kendisinden daha da
monoton hayatların hikayesini anlatan bir film izlemeliyim diye düşündü. Hem
böylece modern insan kendini yalnız hissetmeyecekti.
Bu ruh hali içinde mutfakta yumurta
kırarken, bahsi geçen o cümleyi söyleyen adamın aslında çok da haksız
olmadığını ama çok da haklı sayılamıyacağını düşündü. Çünkü gereğinden fazla
kesin hatlarla çizilen her düşünce muhakkak bazı diğer düşüncelere haksızlık
edecekti. Bizi yönlendiren başka şeyler de olmalı muhakkak diye düşündü. Yoksa
homo homo sapien’ den bu yana; Gökten yağan beyaz şeyin metafizik bir korku
unsuru değilde kar olduğunu anlamanın o müthiş (!) farkındalığı dışında daha
herhangi bir farkındalık belirtisi gösteremeyen türdeşlerinin varlığını hangi
bahane ile açıklayabilirdi.
Bu arada yumurta gereğinden fazla pişmiş
ve modern insan acaba kendi bahanesinin ne olduğunu düşünerek kahvatı masasına
oturmuştu. Bir önceki macerasında öğleden sonra başlayan hikayesi bugün öğlen
olmadan bitmişti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder